18 Mayıs 2025 Pazar

Czech Food Festival 2025-Yılmaz Parlar

  

  

Czech Food Festival 2025, İstanbul’da Elit Konuklarla Lezzet, Müzik ve Kültür Şölenine Dönüştü

Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Olga Hajflerová’nın ev sahipliğinde 16-17 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleşen “Czech Food Festival”, İstanbul’un gözde mekanlarından Welldone Midpoint’te adeta kültürel bir rüya gibi yaşandı.

Çek Gastronomisi Sahnede Parladı

Çek Lezzetleri İstanbul’da Büyüledi

İki gün süren festivalde Çek mutfağının özgün lezzetleri, İstanbul’un seçkin davetlilerine sunuldu. Şnitzel’den gulaşa, geleneksel patates yemeklerinden tatlılara kadar uzanan geniş menü; görselliğiyle olduğu kadar damakta bıraktığı izlenimle de katılımcılardan tam not aldı.

Bohemya'nın Harika Bira Kültürü

Bira severlerinin favorisi Budweiser Budvar. Çek, dünya çapında ünlü bir bira kültürüne sahiptir. Bohemya bölgesinde üretilen biralar, uzun bir tarihe dayanan geleneksel üretim teknikleriyle ünlüdür.

Bir Festivalden Çok Daha Fazlası

 Kültürel Buluşma

Czech Food Festival” adıyla Lezzet Dolu Bir Şölene Ev Sahipliği Yaptı, Sadece bir gastronomi deneyimi değil, aynı zamanda bir dostluk ve kültür paylaşımı şöleni olan etkinlikte, Çek Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki kültürel bağlar güçlendirildi. Festival, iki ülke halkının ortak değerlerine ve karşılıklı saygıya dayalı ilişkilerine adeta bir övgü niteliğindeydi.

Sanat, Müzik, Neşe Bir Arada

Etkinlikte sahne alan Çek Cumhuriyetden gelen  özel orkestra, geceye unutulmaz melodilerle eşlik etti. Müzik eşliğinde dans eden konuklar, Çek biralarının ve geleneksel lezzetlerin tadını doyasıya çıkardı. İstanbul gecesine damga vuran atmosfer, “Avrupa’nın kalbinden İstanbul’a uzanan bir lezzet ve neşe rüzgarı” olarak hafızalara kazındı.

Festivale Özel İlgi

Konsolosluk üst düzey isimlerden, Tolga Çevik,  Rene Danoek ve Jakub Dluhosch, festival boyunca konuklarla birebir ilgilenerek dostane sohbetleriyle geceye ayrı bir değer kattı. Bu özel ilgiler, organizasyonun sıcaklığını artırdı ve katılımcılar tarafından büyük takdir topladı.

Çek Cumhuriyeti’nden Kültürel Zerafet

Başkonsolos Olga Hajflerová, organizasyonun başarısında kilit rol oynarken, İstanbul’un bu seçkin buluşmaya gösterdiği ilgi, karşılıklı kültürel alışverişin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi.

Czech Food Festıval 2025: Unutulmayacak Bir Lezzet Ve Kültür Hatırası

Gecenin sonunda, “İyi ki geldik” diyen misafirlerin memnuniyeti; festivalin sadece başarılı değil, aynı zamanda unutulmaz olduğunu kanıtladı.

yilmazparlar@yahoo.com

9 Mayıs 2025 Cuma

BEE’O 12 Yaşında-Yılmaz Parlar

  

  

BEE’O 12 Yaşında

“Arı Varsa Hayat Var” Diyerek Sadece Ürün Değil, Umut da Üretiyor
Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Sürdürülebilirliği, bilimi ve toplumsal faydayı bir araya getirdik”

Arı ürünleri alanında Türkiye'nin öncü markası BEE’O, 12. kuruluş yıl dönümünü “Arı Varsa Hayat Var” temasıyla kutladı. Bilim, çevre ve sosyal sorumluluğun iç içe geçtiği bu özel etkinlikte, markanın kurucusu ve CEO’su Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı'nın konuşması dikkat çekti.

Etkinlikte ayrıca iklim bilimci Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da yer alarak arıların doğa ve iklimle olan hayati ilişkisini gözler önüne serdi.



Anne Çaresizliğinden Küresel Girişimciliğe

İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği mezunu olan Dr. Samancı, konuşmasında girişimcilik serüvenini şu sözlerle özetledi:
“Her şey, bağışıklık sistemi zayıf olan oğlum için doğal ve etkili bir çözüm arayışımda başladı. Propolisin gücünü keşfettim ama Türkiye’de bu ürünü güvenle alabileceğiniz bir kaynak yoktu. Eksik olan neydi diye değil, eksik olanı nasıl tamamlarım diye düşündüm.”

Bu ihtiyaç, onu akademik bilgi ile saha tecrübesini birleştirerek İTÜ ARI Teknokent’te BEE’O’yu kurmaya yöneltti. TÜBİTAK destekli projelerle temelleri atılan girişim, bugün 30'dan fazla ülkeye ihracat yapan, uluslararası raflarda yer bulan bir markaya dönüştü.

“Üniversite-Sanayi İş Birliğinin Altın Örneklerinden Biriyiz”

Dr. Samancı, üretim süreçlerinde bilimsel standartlara bağlı kalarak Türkiye’de bir ilki başardıklarını vurguladı:
“Dünyada geçerliliği olan ilk arı ürünleri sertifikasını alan firmayız. İzlenebilir üretim modelimiz sayesinde, tüketici ürünün hangi arıcıdan, hangi bölgeden geldiğini şeffaf biçimde görebiliyor. Bu, sadece bizim değil Türkiye’nin başarısıdır.”



Doğadan Gelen Gücü Bilimle Buluşturmak

BEE’O’nun ürün gamında propolis, arı sütü, polen ve ham bal gibi doğal ürünler yer alıyor. Bu ürünler, antiviral, antibakteriyel, antioksidan ve antikanserojen özellikleriyle bağışıklık sistemine katkı sağlıyor. Samancı, “Ürünlerimizi üretirken çocuklarımızın bile güvenle tüketebileceği saflıkta olmalarına özen gösteriyoruz” diyerek kalite konusundaki titizliklerini vurguladı.

Arıların Hayatla Bağlantısı, Bilimsel Bakış

Etkinlikte söz alan İTÜ Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, arıların ekosistemle olan hassas ilişkisine dikkat çekti:
“Arılar, çevre değişikliklerine en hızlı tepki veren canlılar arasında. Bu nedenle iklim krizini izleyebileceğimiz birer biyolojik sensör gibiler. Onları korumak, iklimi korumaktır.”

Yangınlara Karşı Sessiz Kahramanlık

Son yıllarda yaşanan orman yangınlarında zarar gören arıcılara destek veren BEE’O, üç buçuk milyon arının açlıktan ölmesini önledi. Şirket, sadece ticari başarılarıyla değil, arıcılara sağladığı eğitim, malzeme ve ekipman desteğiyle de takdir topluyor. Samancı, “Bu destekler sayesinde ekosistemle birlikte üretim yapmayı sürdürüyoruz” dedi.



Doğa Dostu Ürünler ve Kampanyalar

BEE’O, sıfır atık belgeli tesislerinde %100 doğal içeriklerle çevre dostu üretim yapıyor. Özellikle non-nano mineral çinko ve Anadolu propolisi içeren doğal güneş kremi, zararlı kimyasal içermemesi ve doğaya duyarlı formülüyle dikkat çekti. “Bu Kovanda Araba Var” kampanyası ise hem müşteri memnuniyetine hem de çevreci farkındalığa katkı sağladı. Elektrikli araç gibi çevreci ödüllerle karbon ayak izine dikkat çekildi.

Kadın Gücü, Bilim ve Vizyon

Dr. Samancı’nın azmi, bilime olan bağlılığı ve sürdürülebilir üretim vizyonu; onu sadece başarılı bir girişimci değil, aynı zamanda sosyal bir lider konumuna taşıdı.

Türkiye’de kadın girişimciliği açısından da ilham kaynağı olan bu başarı hikâyesi, “arı varsa hayat var” cümlesinin sadece bir slogan değil, bir yaşam felsefesi olduğunu ortaya koydu.

yilmazparlar@yahoo.com

 

26 Nisan 2025 Cumartesi

Tarsus, Gastronomi Turizminin Yeni Rotası-Yılmaz Parlar

  

 Tarsus, Gastronomi Turizminin Yeni Rotası

Binlerce yıllık tarihiyle medeniyetlerin kesişme noktası olan Tarsus, yalnızca inanç turizmiyle değil, zengin gastronomisiyle de Türkiye'nin en güçlü destinasyon adaylarından biri olmaya devam ediyor.

Bu kadim kent, sokaklarına sinmiş baharat kokuları, taş fırınlardan yükselen dumanlar ve asırlık tariflerle gastronomi meraklılarını adeta büyülüyor. Biz de bu eşsiz lezzet yolculuğunu, Tarsus Gastronomi Merkezini ziyaret ederek tanık olduk.



Tarsus Gastronomi Merkezi, Tarihin ve Lezzetin Buluştuğu Nokta

Tarsus Gastronomi Merkezi, sadece bir yemek mekânı değil, aynı zamanda kentin kültürel dokusunu yaşatan bir destinasyon olarak öne çıkıyor.

Tarsus, tarihi ve gastronomik değerleriyle Türkiye’nin kültür turizmi haritasında giderek daha fazla yer ediniyor.

Tarsus Belediyesi, kentin kültürel mirasını gastronomi turizmiyle buluşturdu. Eski Siptilli Çarşısı, modern bir gastronomi merkezine dönüşerek yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldi.

Tarsustan Lezzet Molası, Gastronomi Merkezi İle Tarihi Çarşı Canlanıyor

Tarsus Belediyesi, 114 yıllık Siptilli Çarşısı'nı gastronomi merkezine dönüştürerek şehrin kültürel mirasını lezzet turizmiyle buluşturdu.

Tarsus Dış İlişkiler Sorumlusu Eyşan Büte'nin yabancı katılımcılara tercümanlık yaparak verdiği özet bilgilere göre;



Tarihi Mekan, Modern Lezzet Durağı

1910'larda meyve pazarı olarak hizmete açılan ve zamanla çok amaçlı bir çarşıya dönüşen Siptilli Çarşısı, 2024 yılında Başkan Ali Boltaç'ın öncülüğünde "Tarsus Gastronomi Merkezi" olarak yeniden doğdu. Tarsus'u kültür turizminin önemli bir merkezi haline getirme hedefiyle hayata geçirilen proje, kentin mutfak mirasını korurken turizme yeni bir soluk getiriyor.

Dünyanın En Prestijli FIJET’in prestijli " Turizm Altın Elma" ödülü, Tarsus’a takdim edilme programı dahilinde 22-24 Nisan 2025 tarihlerinde Tarsus’un kültürel ve turizm değerleri Yabancı ve yerli katılımcılara tanıtılma kapsamında Gastronomisi dolayısıyla Turizmide tanıtıldı.

Tarihi Çarşıdan Gastronomi Merkezine

1910’larda meyve pazarı olarak hizmet veren, zamanla farklı esnafların yer aldığı bir çarşıya dönüşen Siptilli Çarşısı, Tarsus Belediye Başkanı Dr. Ali Boltaç’ın vizyonuyla gastronomi merkezi oldu. 2024’te açılan Tarsus Gastronomi Merkezi, kentin mutfak kültürünü yaşatırken turizme de katkı sağlıyor.



Tarsus’un Lezzet Hazineleri Burada

Merkezde, Tarsus’a özgü yüksük çorbası, sarımsaklı köfte, şalgam, karakuş tatlısı ve humus gibi lezzetler ziyaretçilere sunuluyor. Lezzetleri beğenenler için ayrıca yemek atölyeleri düzenlenerek bu tatların nasıl yapıldığı öğretiliyor.

Başkan Boltaç, “Tarsus, Türkiye’nin Özetidir”

Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç, Bizzat katılımcılarla ilgilenerek bilgiler aktardı. Yaptığı açıklamada, kentin kültürel zenginliğine vurgu yaparak, “Burada Arap, Türk, Levanten ve farklı inançların izleri var. Tarsus, Türkiye’nin bir özetidir” dedi.

Gastronomi merkezinin kentin turizm potansiyelini artırmak için önemli bir adım olduğunu belirten Boltaç, “Burada sadece yemek sunmuyoruz, aynı zamanda bu lezzetlerin nesilden nesile aktarılmasını sağlıyoruz.

Misafirlerimiz burada yöresel tatları öğrenerek kendi mutfaklarında deneyebiliyor” ifadelerini kullandı.



Hızlı Projelendirme, Kalıcı Etki

Başkan Boltaç, gastronomi merkezinin bir buçuk aylık bir çalışmayla hayata geçirildiğini belirterek, “Bina vardı ancak bu formatta değildi. Biz burayı Tarsus’un mutfak kültürünü yansıtan bir merkeze dönüştürdük” dedi.

Kültür ve Gastronomi Buluşması

Başkan Boltaç, "Tarsus binlerce yıllık kültür mozaiğinin izlerini taşıyor. Bu merkez, sadece yemek mekanı değil, aynı zamanda kültürümüzü yaşatan bir köprü görevi görüyor" ifadelerini kullandı.

Yatırımcılara Çağrı

Tarsus’un tarım, sanayi ve gastronomi alanında büyük potansiyel taşıdığını ifade eden Boltaç, yatırımcıları kente davet etti: “Tarsus’a yatırım yapmak isteyen herkese kapımız açık. Bu şehir, doğru yatırımlarla çok daha ileri gidecek.”



Tarsus Mutfağı, Geçmişten Geleceğe Uzanan Lezzetin Destanı

Gastronomi Turizm Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ile yaptığımız özel söyleşide;

Gastronomi Turizm Derneği Başkanı Gürkan Boztepe; “Tarsus, Türkiye'nin saklı kalmış lezzet hazinesi



“Tarsus Mutfağı, Anlatılmaz... Tadılır.”

Gürkan Boztepe, Tarsus gastronomisini değerlendirdiği söyleşide, kelimelerin yetersiz kaldığını dile getiriyor:

“Tarsus mutfağı, Anadolu’nun zenginliğini Doğu Akdeniz'in bereketiyle harmanlayan bir cevher.

Her lokması tarih, her tarifi bir hikâyedir. Adana’nın ateşiyle, Hatay’ın aromasıyla ve Mersin’in deniz kokusuyla birleşen bu mutfak, Türkiye’nin gastronomi turizmine yön verecek potansiyele sahip.”



Lezzetlerin Arasında Kaybolmak

Tarsus’un gastronomi hazinesi yalnızca kebaplarla sınırlı değil. Humusundan sıkması böreğine, fındık lahmacundan cezeryesine, Fellah köftesinden Karsambaç’a uzanan geniş bir yelpazeye sahip. Boztepe, özellikle yöreye özgü yemeklerin doğallığına ve köylü kadınların el emeğine dikkat çekiyor:

“Tarsus’un köylerinde tandırda pişen ekmeklerin kokusu çocukluğumuza götürür. Bu koku, yalnızca bir lezzet değil; aynı zamanda aidiyettir, kimliktir. Ve bu da ziyaretçilere otantik bir deneyim sunar.”



Gastronomi Turizmi İçin Altın Değerinde Bir Kent

Tarsus’un yalnızca yerel halk için değil, uluslararası turistler için de bir cazibe merkezi olduğunu vurgulayan Boztepe, şu çarpıcı değerlendirmeyi yapıyor:

“Gastronomi turizmi, artık yalnızca yemek yeme turizmi değil; hikâye dinleme, üreticiyi tanıma, doğayla ve kültürle bütünleşme turizmi.

Tarsus bu bütünlüğü yüzde yüz karşılayan nadir yerlerden biri. Kültür rotaları, organik pazarlarda yapılacak atölyeler, kadın kooperatiflerinin desteklenmesiyle gastronomi burada bir sektörden çok daha fazlası olabilir.”



Stratejik Hamleler Bekleniyor

Boztepe, Tarsus’un bu potansiyelini daha ileri taşımak için yerel yönetimlerin, kalkınma ajanslarının ve özel sektörün ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çiziyor:

“Tarsus’un tanıtım stratejileri gastronomi temelli kurgulanmalı. Coğrafi işaretli ürün sayısı artırılmalı, gastronomi festivalleri düzenlenmeli, yabancı şefler ve influencerlar davet edilerek uluslararası tanıtım yapılmalı.”



UNESCO Gastronomi Şehri Olabilir mi?

Tarsus’un zengin mutfak mirasının UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na aday olabilecek düzeyde olduğunu vurgulayan Boztepe, şu çağrıyı yapıyor:

“Gaziantep, Hatay gibi şehirler nasıl gastronomiyle dünya vitrinine çıktıysa, Tarsus da çıkabilir. Yeter ki bu lezzet mirası sahiplenilsin, markalaşma yoluna girilsin.”

yilmazparlar@yahoo.com

17 Nisan 2025 Perşembe

Meat Burger, Beşiktaş'ta Lezzet Fırtınası Estiriyor-Yılmaz Parlar

  

 Meat Burger, Beşiktaş'ta Lezzet Fırtınası Estiriyor

Yerli Burger Markası, Beşiktaş Çarşı’da Açılış Coşkusu Yaşadı

Kalite ve Lezzetin Adresi, Meat Burger, Beşiktaş’ta

Türkiye'nin önde gelen yerli burger markalarından Meat Burger, İstanbul’un hareketli noktalarından Beşiktaş Çarşı’da yeni şubesini açtı. Açılış töreni, gastronomi ve iş dünyasından önemli isimlerin katılımıyla renkli bir atmosferde gerçekleşti.



Gastronomi Turizmi Derneği (Gtd), Türkiye’nin Lezzet Mirasına Yön Veriyor

Gürkan Boztepe Liderliğindeki GTD, Yerli Markaları Dünyaya Taşıyor

Türkiye’nin gastronomi ve turizm alanındaki en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), Başkanı Gürkan Boztepe öncülüğünde yerel lezzetleri küresel arenaya taşımaya devam ediyor. Dernek, Türk mutfağının zenginliğini tanıtmak ve sektördeki kalite standartlarını yükseltmek amacıyla önemli çalışmalara imza atıyor.



GTD’den Meat Burger’e Büyük Onur

Plaket Takdimi

Beşiktaş’taki açılışta Gürkan Boztepe, yerli burger markası Beşiktaş Meat Burger’in Sahipleri İbrahim Örnek ve Osman Sağdıç’a Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) plaketini takdim etti. Bu ödül, Meat Burger’in kaliteli ve özgün lezzet anlayışının yanı sıra Türk gastronomisine yaptığı katkıları tescilledi.

Boztepe, plaket töreninde yaptığı konuşmada,

“Meat Burger, sadece lezzetiyle değil, yerli üretime verdiği önemle de örnek bir marka. Türkiye’nin gastronomi turizmine değer katan böyle işletmeleri desteklemekten gurur duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Lezzetin Sırrı, Kaliteli Malzemeler ve Özenli Üretim

Meat Burger, 2017 yılında Maslak’ta başladığı lezzet yolculuğunda kısa sürede büyük beğeni toplayarak şube sayısını 15’e çıkardı. Markanın başarısının arkasında;

   %100 dana eti, Taze sebzeler ve özel soslar, Kendi üretimi olan   organik ekmekler, Katkısız, sağlıklı ve doğal malzemeler yer alıyor.

Açılışta konuşan yetkililer, "Müşterilerimize evdeki gibi lezzetli ve güvenilir burgerler sunuyoruz" mesajını verdi.

Sanat ve Lezzet Buluştu,

“Burger Yapmak da Bir Sanattır”

Açılışta konuşan Sanata Evet Platformu Kurucusu Tamer Levent, burger üretiminin de bir sanat olduğunu vurguladı:

"Eskiden hamburger yapmak sanat olarak görülmezdi. Ama artık özenle, sağlıklı malzemelerle üretilen her ürün bir sanat eseridir. Meat Burger, bu anlayışla hizmet veriyor."

Eski Sağlık ve Turizm Bakanı Bülent Akarcalı da sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti:

"Beşiktaş’ta açılan her işletme, bu semtin değeridir. Meat Burger, sağlıklı ve kaliteli ürünleriyle bu değere katkı sağlıyor."



Dünya Türk Ticaret Platformu Başkanı Ahmet Ortatepe Burger kurucuların başarılarını kutlayan sözlerle ekonomi açısından değerlne dikkat çekti.

Beşiktaş’ın Yeni Lezzet Durağı

Beşiktaş’ın kalbinde yerini alan yeni şube, hem yerli halkın hem de turistlerin uğrak noktası olmaya aday. Franchise sistemindeki ilk resmi şube olma özelliği taşıyan bu açılış, markanın Türkiye ve uluslararası pazarda büyüme hedeflerinin de bir göstergesi.



“Amacımız, Yerli Markayı Yüceltmek”

Meat Burger’in kurucuları İbrahim Örnek ve Osman Sağdıç, açılışta yaptıkları konuşmada şu mesajları verdi:

"Bizim için önemli olan, kaliteli ve ulaşılabilir lezzeti herkese sunmak. Beşiktaş’ta bu misyonu sürdüreceğiz."



Davetlilerden Tam Not Aldı

Açılışta sunulan %100 dana burgerler ve özel soslu lezzetler, katılımcılar tarafından büyük beğeni topladı. Misafirler, "Ekmeği bile kendileri üretiyor, lezzet farkı hemen belli oluyor" yorumlarını yaptı.

Meat Burger Beşiktaş Şubesi, burger tutkunlarına unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. Lezzetin ve kalitenin adresi artık Beşiktaş’ta!



Gürkan Boztepe, “Türk Gastronomisinin Gurur Kaynağı”

GTD Başkanı Gürkan Boztepe, gastronomi turizminin Türkiye’deki en etkili isimlerinden biri olarak, yerli markaların uluslararası arenada tanınması için büyük çaba gösteriyor. 



GTD, Türkiye’nin Gastronomi Elçisi

Türkiye’nin temsili gibi alanlarda öncü çalışmalar yürütüyor.

Gürkan Boztepe ve GTD, Türkiye’nin gastronomi alanındaki yükselişine katkı sağlamaya devam ederken, Meat Burger gibi yerli markaların başarısı da bu vizyonun en güzel örneklerinden biri olarak öne çıkıyor

yilmazparlar@yahoo.com


9 Nisan 2025 Çarşamba

Umutlu Gelecek Derneği (UMAR)-Medeniyetler Sofrası -Yılmaz Parlar

  

  UMAR’dan Sürdürülebilir Geleceğe Sofralık Bir Mesaj

Medeniyetler Sofrası’nda Kültürler Buluştu

Umutlu Gelecek Derneği’nden İstanbul’un Çok Sesli Kültürüne Sofralık Vefa



Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda; eğitim, çevre, ekonomi ve toplumsal farkındalık alanlarında yenilikçi ve dijitalleşmenin gerekliliklerine uygun projeler üreten Umutlu Gelecek Derneği (UMAR), 8 Nisan 2025 Salı günü Şişli Radisson Blu Hotel’de anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Medeniyetler Sofrası” temasıyla gerçekleştirilen buluşma, İstanbul’un zengin kültürel mirasını sofralar aracılığıyla yaşatmayı ve kültürler arası dayanışmaya dikkat çekmeyi amaçladı.

UMAR Başkanı Füsun Türken Uysal’dan İlham Veren Konuşma

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren UMAR Yönetim Kurulu Başkanı Füsun Türken Uysal, sadece ülkemiz için değil tüm dünya için duyarlılık ve vizyonla hareket ettiklerini vurgulayarak şu ifadelere yer verdi:

“Umutlu Gelecek Derneği olarak insan onuruna yakışır, adil, demokratik ve dijitalleşmeyle uyumlu bir toplum vizyonuyla çalışıyoruz. Sivil toplumun gücüne inanıyor, ulusal sınırları aşarak küresel iş birlikleriyle fark yaratmayı hedefliyoruz. Kadınların ekonomik özgürlüklerine kavuşması, iş dünyasında daha fazla yer almaları için uluslararası dayanışmayı önemsiyoruz.”

Konuşmasında ayrıca etkinliğe katkı sağlayan isimlere de teşekkürlerini ileten Uysal, “Bu özel sofrada bizlerle olan değerli konuşmacılarımıza, özellikle Şef ve Yazar Maria Ekmekçioğlu’na, araştırmacı yazar Takuhi Tovmasyan’a, şair-yazar Nadya Şener Hanımefendi’ye ve elbette oturumun mimarı Saray ve Kültür Tarihçisi A. Çağrı Başkurt Beyefendi’ye teşekkür ediyorum,” dedi.

Medeniyetler Sofrası'nda İstanbul'un Renkli Mirası Konuşuldu Rum, Ermeni ve Süryani Kültürleri Buluştu



İstanbul’un Sofrasına Çok Sesli Kültürler Konuk Oldu

İstanbul’un kadim kültürlerini bir araya getiren "Medeniyetler Sofrası" etkinliği, Umutlu Gelecek Derneği (UMAR) tarafından düzenlenen özel bir panelle renkli anlara sahne oldu. Rum, Ermeni ve Süryani mutfaklarının ve geleneklerinin ele alındığı panelde, İstanbul’un zengin kültürel mozaiği bir kez daha gözler önüne serildi.

Etkinlik kapsamında düzenlenen panelde; İstanbul mutfağının çok kültürlü yapısı, Rum, Ermeni ve Süryani sofralarının lezzetleri ve gelenekleri konuşuldu. Modaratörlüğünü Saray ve Kültür Tarihçisi, küratör A. Çağrı Başkurt’un üstlendiği panelde, gastronomi ve kültürün kesişiminde önemli bilgiler ve anekdotlar paylaşıldı.



Çok Kültürlü Mirasın Lezzetleri ve Hikayeleri

Moderatörlüğünü Saray ve Kültür Tarihçisi A. Çağrı Başkurt’un üstlendiği panelde, konunun uzmanları İstanbul’un kaybolmaya yüz tutmuş değerlerini yeniden hatırlattı.

."İstanbul, Hepimizin Ortak Evidir"

Panelde ortak vurgu, İstanbul’un çok kültürlü yapısının korunması gerektiği oldu. Moderatör A. Çağrı Başkurt"Bu şehir, farklılıkların bir arada yaşadığı bir medeniyetler beşiğidir. Onun zenginliğini geleceğe taşımak hepimizin görevi" diyerek sözlerini tamamladı.



Panelin Dikkat Çeken Konuşmacıları

Maria Ekmekçioğlu – Şef, Yazar, Restoran Sahibi ve TV Programı Sunucusu: Sofraların barış ve birlikteliği temsil ettiğine dikkat çekti. “Yemek bir halkın tarihidir,” diyerek Rum mutfağının İstanbul’daki izlerini anlattı."Bu toprakların lezzetleri, aslında birer barış ve kardeşlik mesajı taşır" dedi. Ekmekçioğlu, özellikle balık yemekleri ve zeytinyağlı mezelerin Rum mutfağındaki yerini vurguladı.

Takuhi Tovmasyan – Araştırmacı Yazar: Aile büyüklerinden kalan tariflerin hem kültürel hem duygusal miras olduğunu aktardı. Özellikle Ermeni yemek kültürünün Anadolu’daki derin izlerine değindi. Ermeni mutfağının İstanbul’daki izlerini paylaştı. "Toplumsal hafıza yemeklerle aktarılır" diyen Tovmasyan, harissa, anuşabur ve çeşitli et yemeklerinin Ermeni kültüründeki önemini anlattı.

Nadya Şener – Şair ve Yazar: “Sofra, kadim bir hafızadır. Şiir gibi katmanlı, anlamlı ve derindir,” diyerek Süryani geleneklerinin günümüze taşınma biçimlerini paylaştı.

Süryani kültürünün İstanbul’daki yansımalarını şiirsel bir dille aktardı. "Yemekler sadece karın doyurmaz, aynı zamanda birer kültür köprüsüdür" diyen Şener, Süryani mutfağının baharat kullanımı ve geleneksel tatlıları hakkında bilgiler verdi.

Etkinliğin ardından katılımcılar, Rum, Ermeni ve Süryani mutfaklarından örneklerin sunulduğu bir sofrada bir araya gelerek, kültürler arası lezzet şölenine tanıklık etti.

Kadim Değerlerle Geleceğe Umut Taşıyan Bir Platform

Umutlu Gelecek Derneği, toplumun her kesimine dokunan projeleriyle; kadim değerleri bugüne taşıyan, kadınları ekonomik hayata katan ve dijital çağın gereklerine uygun vizyoner çözümler üreten bir yapı olarak öne çıkıyor.

Etkinlik, katılımcılara sadece lezzetli bir kültürel yolculuk değil; aynı zamanda sivil toplumun dönüştürücü gücü üzerine derin düşünceler sunan bir deneyim oldu.

UMAR’ın düzenlediği bu anlamlı etkinlik, İstanbul’un unutulmaya yüz tutan renklerini yeniden gündeme taşıyarak, kültürel diyaloğa katkı sağladı.

"Medeniyetler Sofrası, sadece yemeklerin değil, hikayelerin de buluştuğu bir şölendi. İstanbul’un çok kültürlü mirası, böyle etkinliklerle yaşatılıyor."



Toplantı sonrası Sürpriz gelişme UMAR Başkanı Füsun Türken Uysal’ın Doğum günü nedeniyle final etkinliğe renk katdı. Doğum günü pastası Başkan Uysal tarafından kesildi.

yilmazparlar@yahoo.com

13 Şubat 2025 Perşembe

GTD Üyeleri ve Gazetecilerden Eriş Un Fabrikasına Ziyaret-Yılmaz Parlar

  

  Eriş Gıda’da Gastronomi Zirvesi

Yerli Noodle’ın Küresel Yolculuğu

GTD Üyeleri ve Gazetecilerden Eriş Un Fabrikasına Ziyaret

Türkiye’nin gastronomi turizmi alanındaki en önemli organizasyonlarından biri olan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), üyeleriyle birlikte Eriş Gıda’nın Çorlu’daki üretim tesislerine 12 Şubat 2025 Çarşamba günü konuk oldu.



Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) üyeleri, aynı zamanda GTD üyesi olan Eriş Gıda’nın Çorlu’daki fabrikasını gazetecilerle birlikte ziyaret etti. Türkiye’nin ilk yerli noodle markası Nudo’nun üretim süreci hakkında detaylı bilgiler alan katılımcılar, özel olarak hazırlanan noodle yemeklerinin tadına bakarak lezzet deneyimi yaşadı.

GTD üyesi olan Eriş Un Fabrikası, gazeteciler ve sektör temsilcilerini ağırlayarak Türkiye’nin ilk yerli noodle markası NUDO’nun başarı hikayesini paylaştı.



Hamurumuzda Bilim ve İnovasyon Var

Ziyaret sırasında Eriş Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Eriş, firmanın bilimsel Ar-Ge çalışmalarıyla Türk mutfağını dünya pazarında nasıl güçlendirdiğini anlattı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylanan ilk ve tek noodle Ar-Ge merkezi olarak faaliyet gösteren Eriş Gıda, yüksek eğitimli ve uzmanlardan oluşan 22 kişilik ekibiyle yenilikçi gıda ürünleri geliştirmeye devam ediyor.



 Eriş Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Eriş, Türkiye’de hızla büyüyen noodle pazarında yerli üretimin önemine vurgu yaparak, “Çocuklarımızın yiyemeyeceği hiçbir ürünü üretmeyeceğiz” diyerek gıda güvenliğine verdikleri önemi ortaya koydu.



Sağlıklı Noodle Deneyimi

Gazetecilere ve misafirlere koruyucu, tatlandırıcı ve renklendirici içermeyen, probiyotikli ve vitamin destekli noodlelar ikram edildi. Eriş Gıda Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü Ömer Temel, firmanın vizyonunu paylaşarak “Gıda sektörü bir vicdan işidir, kendi soframıza koymadığımız hiçbir ürünü tüketiciye sunmuyoruz” dedi.



Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe: “Eriş Gıda’nın Başarısını Takdir Ediyoruz”

GTD Başkanı ve Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı Gürkan Boztepe23 ülkeye ihracat yapan Eriş Gıda’nın Türk gastronomisinin uluslararası tanıtımına sağladığı katkıyı vurguladı.

Boztepe, “Sağlık, hijyen ve kalite prensiplerinden taviz vermeden, bilimsel çalışmalara büyük yatırımlar yaparak büyüyen Eriş Gıda’yı gururla izliyoruz” dedi ve Dr. Abdullah Eriş’e teşekkür plaketi takdim etti.



Kalite ve Sağlıktan Ödün Vermeyen Üretim Anlayışı

Eriş Gıda Ar-Ge ve Kalite Direktörü Hakan Başdoğan, firmanın üretim anlayışını şu sözlerle özetledi:

"Toplumsal sağlığı tehdit eden unsurlar yasal olsa dahi, Eriş Gıda olarak kullanmayı reddediyoruz. Başarımızın sırrı, doğaya ve insan sağlığına duyduğumuz sorumlulukta yatıyor. Yüksek kalite standartlarıyla, doğal maden suyu kullanarak ürettiğimiz noodle ürünleri, sürdürülebilir gıda inovasyon ödülüne layık görüldü. Hedefimiz, sağlıklı ve katkısız ürünlerle hem Türkiye’de hem de dünya pazarında büyümek."



TÜBİTAK Destekli Ar-Ge ile NUDO ve DUDO Dünya Pazarında

Eriş Gıda’nın Yıldız Teknik Üniversitesi destekli Ar-Ge merkezi sayesinde tamamen doğal ve el değmeden üretilen NUDO ve DUDO markaları, küresel pazarda Türk gıda sektörünün prestijini artırıyor. Firma, sürdürülebilir inovasyon ve sağlık odaklı üretim ilkeleriyle pazar liderliği hedefini güçlendiriyor.

Eriş Gıda, TÜBİTAK destekli projeleri ve Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliğiyle kurduğu Ar-Ge merkezi sayesinde katkısız, sağlıklı ve inovatif gıda üretimi konusunda sektör liderliği hedefini sürdürüyor. Firma, dünya piyasasına sunduğu NUDO ve DUDO markalarıyla küresel çapta daha fazla tüketiciye ulaşmayı amaçlıyor.

yilmazparlar@yahoo.com

18 Aralık 2024 Çarşamba

Güvenilir Ürün Platformundan çağrı Gıda İsrafına Dur-Yılmaz Parlar

  

  Güvenilir Ürün Platformundan çağrı Gıda İsrafına Dur

Farkındalık Oluşturma Toplantısı “Gıda İsrafı Türkiye’nin Geleceğini Tehdit Ediyor”

Dünya çapında gıda israfı, çevresel krizlerin büyümesine yol açan önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Dünya üzerinde israf edilen gıda miktarının, küresel ısınmayı hızlandıran karbon salınımı üzerinde de etkisi büyük. Türkiye’deki evlerde ve restoranlarda çöpe giden her bir gıda, doğal kaynakların boşa harcanmasına ve ekolojik dengeye ciddi zararlar vermektedir.



18 Aralık 2024 Çarşamba günü, İstanbul Sanayi Odası Meclis Salonu'nda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Sanayi Odası (ISO), Yemek Sanayicileri Federasyonu (YESİDEF), Güvenilir Ürün Platformu ve Türkiye'de İş Dünyası dergisinin katkılarıyla düzenlenen “Gıda İsrafında Farkındalık” toplantısı büyük bir katılımla gerçekleştirildi.

Toplantının moderatörlüğünü Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak üstlendi. Panel konuşmacıları TOBB Hizmet Sektör Meclisi Başkanı ve YESİDEF Başkanı Hüseyin Bozdağ, İstanbul Tarım ve Orman İl Müdürü Suat Parıldar ve İBB Başkan Danışmanı Mehmet Çakıroğlu, gıda israfının toplum ve ekonomi üzerindeki etkilerine dikkat çektiler.



Celal Toprak

Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak, gıda israfının sadece ekonomik bir sorun olmadığını, aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorunları da beraberinde getirdiğini ifade etti. Toprak, israfı azaltmaya yönelik başarılı projelerin ve uygulamaların önemine değindi ve bu konuda daha fazla işbirliği yapılması gerektiğini vurguladı.



Hüseyin Bozdağ

Hüseyin Bozdağ, gıda israfının ekonomiye verdiği zararın yanı sıra, toplumsal anlamda büyük bir kayıp olduğunu belirterek, bu konuda farkındalık yaratmanın önemine vurgu yaptı. Ayrıca, İstanbul’daki ve Türkiye genelindeki yemek sektöründeki israfın boyutlarına değindi ve bu konuda yapılacak çalışmalara destek verme taahhüdünde bulundu.



Mehmet Çakıroğlu

İBB Başkan Danışmanı Mehmet Çakıroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuda yürüttüğü projelere değindi. Çakıroğlu, gıda israfının azaltılması adına çeşitli çalışmalar yapıldığını ve İstanbul'daki gıda israfını önlemeye yönelik farkındalık kampanyaları yürütüleceğini söyledi.



Suat Parıldar

 İstanbul Tarım ve Orman İl Müdürü Suat Parıldar ise, tarımsal üretimden başlayarak, gıda israfının önlenmesi için yapılması gerekenleri anlattı. Gıda üretiminin her aşamasında dikkatli olunması gerektiğini belirten Parıldar, İstanbul’un tarım ve gıda üretimi konusunda önemli bir merkez olduğunu ve bu alandaki israfı azaltmak için stratejik bir planlamanın önemini vurguladı.

Toplantının sonunda, gıda israfına karşı farkındalık yaratmak ve toplumsal bir değişim başlatmak amacıyla çeşitli eylem planları ve işbirlikleri önerildi. Katılımcılar, bu konuda daha fazla bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapılması gerektiğini ve iş dünyasının bu hareketin içinde yer alarak çözümün bir parçası olması gerektiğini ifade ettiler.



Toplantı, Türkiye genelindeki gıda israfının önlenmesine yönelik güçlü bir adım atılmasını sağladı. Katılımcıların gösterdiği ilgi ve katkılar, bu sorunun çözülmesi için gerekli olan toplumsal farkındalığın artmasına önemli bir katkı sağladı.

Gıda israfı, sadece evlerimizde değil, aynı zamanda küresel ölçekte de kritik bir sorun haline geldi. Türkiye’de yıllık gıda israfı, 18 milyon ton seviyelerine kadar çıkmışken, bu rakamın 35 milyar dolar gibi büyük bir ekonomik kayba yol açtığı belirtiliyor. Özellikle tarımda yaşanan verimsizlikler, israf oranlarını artırırken, bu durum çevresel etkilerle birleşerek ekolojik dengenin bozulmasına neden oluyor. Türkiye’nin gıda israfıyla mücadelede alacağı yol, yalnızca ekonomiyi değil, aynı zamanda çevreyi de olumlu yönde etkileyecek bir dönüşümü başlatabilir.

Gıda israfının en büyük sebeplerinden biri, aşırı üretim ve tüketime dayalı alışkanlıklardır. İnsanlar, alacakları gıda ürünlerini ihtiyaçlarının çok ötesinde miktarlarda satın alarak, yemekleri planlı şekilde tüketmek yerine çöpe atmaktadır. Özellikle taze meyve ve sebzeler gibi bozulabilir gıdalar, evlerde en çok israf edilen ürünler arasında yer alıyor. Gıda israfını önlemenin en önemli yolu ise bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmek, aşırı alışveriş yapmamaktan geçiyor.



Yılda yaklaşık 18 milyon ton gıda israfı yapan Türkiye, dünyanın gıda israfında lider ülkeleri arasında yer alıyor. Ülkemizde gıda atığının büyük kısmı, evlerde yemeklerin bitirilmemesi, restoranlarda ve fast-food zincirlerinde yiyeceklerin israf edilmesi sonucu oluşuyor.

Türkiye, küresel çapta gıda israfını azaltmaya yönelik ciddi adımlar atmak zorunda. Bu bağlamda, tarım sektöründe verimliliği artırıcı önlemler ve tüketici eğitimini esas alan projeler büyük önem taşıyor. Ayrıca gıda israfına karşı atılacak adımlar, karbon ayak izinin azaltılmasında da büyük rol oynayacaktır. Hükümetin, gıda israfı ile mücadeleye yönelik etkili düzenlemeler getirmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi, bu alandaki sorunları çözmede önemli bir adım olabilir.

Gıda İsrafı Çevreyi Tehdit Ediyor, Daha Az Yiyecek, Daha Fazla Karbon Salınımı

Yiyecek Atıkları: Sadece Çöp Değil, Doğaya Karşı Büyük Bir Saldırı



Gıda İsrafının Çevreye Etkisi

Gıda israfı sadece ekonomiye zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda çevreye de büyük bir tehdit oluşturuyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıda israfı yapılıyor ve bu, büyük bir çevresel maliyet yaratıyor. Her israf edilen kilogram gıda, milyonlarca ton karbon salınımını arttırıyor. Gıda üretimi sırasında kullanılan su, enerji ve toprak gibi doğal kaynaklar, bu yiyecekler çöpe gittiğinde tamamen kaybolmuş oluyor.

Özellikle gıda üretiminin en fazla yoğun olduğu tarım alanlarında, israf edilen her bir ton gıda, doğal kaynakların boşa harcanmasına yol açıyor. Gıda üretiminde kullanılan suyun %70'inden fazlası, ürünlerin israf edilmesiyle boşa gitmektedir. Bu oran, su krizinin baş gösterdiği dünyamızda büyük bir tehdit oluşturuyor.

Çözüm Önerileri

Bu sorunu çözebilmek için, hem tüketicinin hem de üreticinin bilinçli davranması gerekiyor. Aşırı alışveriş yapmak yerine, ihtiyaç duyulan miktarda gıda alınması ve gıdanın doğru şekilde saklanması, israfı büyük ölçüde azaltabilir. Ayrıca, üreticilerin daha verimli ve sürdürülebilir tarım tekniklerine geçmesi, israfı en aza indirgemek adına büyük bir adım olacaktır.

Gıda İsrafı ve Ekonomi, Geriye Dönüşüm Yok

Gıda İsrafı, Türkiye Ekonomisini Bıçak Gibi Kesiyor

Türkiye’nin 2023 yılında gerçekleştirdiği 35 milyar dolarlık gıda israfı, sadece ekonomiye zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda tarım sektörü ve gıda üreticilerini de zor durumda bırakıyor. Gıda israfının bu denli yüksek olmasının en büyük sebeplerinden biri, ürünlerin bozulmaya yüz tutmadan raflardan kaldırılması, tüketicilerin aşırı alım yaparak gereksiz gıda stoğu yapmalarıdır.

Yatırımcıların Dikkat Etmesi Gereken Durum, İsraf İle Mücadele

Gıda israfının önlenmesi için atılacak adımlar, hem ekonomiye hem de çevreye ciddi katkı sağlayacaktır. Gıda israfını azaltarak, Türkiye’nin tarım sektörünü güçlendirebilir ve dünyanın geri kalan ülkelerine örnek olabilecek bir model oluşturabiliriz.

yilmazparlar@yahoo.com