26 Temmuz 2023 Çarşamba

Le Cordon Bleu Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow-Yılmaz Parlar


 Le Cordon Bleu Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow

Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen’in Gastronomi eğitim mutfağı Vertical Garden



1895 yılında Paris'te kurulan, bugün Dünya genelinde pek çok ülkede faaliyet göstermekte olan, mutfak sanatları yönetimi programlarında yıllık yaklaşık 20 binden fazla öğrenciyi mezun eden, Le Cordon Bleu’nün Özyeğin Üniversitesi Mükemmellik Merkezi 25 Temmuz 2023, Salı  günü, Bağdat caddesi Vertical Garden’de Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen tarafından  katılımcılara Fransız Mutfağından lezzetler sundu. Şef Erich Ruppen “Soğuk domates” çorbası ve “Domates ve  fesleğen senfonisi” yemekleri katılımcılara anlatarak izah ederek yaptı. 



Gerçekleşen Sürdürülebilir Reçeteler Gastroshow etkinliğinde Le Cordon Bleu İstanbul Yönetici Eğitmen Şef Erich Ruppen’e Özyeğin Üniversitesi Gastronomi Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Ömer Farukhan Yalçın ile Le Cordon Bleu Mutfak Diploması Sertifika Programı öğrencisi Medine Boz eşlik etdi.



Ülke, gastronomi turizmden istifa edebilmesi için öncelikle gasronomi eğitimine odaklanması gerekir. 



Gastronomi turizmi, bölgeye özgü yemeklerin sunulmasıyla o bölgeye ait kültürel kimliği ve mirası yansıtmakta ve böylece yerel destinasyonlar için rekabet avantajı sağlamada etkili bir araç durumdadır. Bu bağlamda gastronominin gıda biliminin önemi ve eğitimi bir kez daha gerekli olduğu aşikardır. 



Türkiye’de Özyeğin Üniversitesi ile işbirliği içinde eğitim veren, dünyadaki en ünlü ve saygın mutfak ekolü, Le Cordon Bleu’nün gastronomik vizyonumuzda etkisi önemli ölçüde yüksek seviyelerdedir. 

Fransa'daki mutfak geleneği ve profesyonel saygısıyla dünya çapında popülerliğe sahip olan Le Cordon Bleu, ayrıca ticari bir bağlamda, ticari şeflerin eğitimleri için, özellikle mesleklerinin üst seviyelerinde gelişimi konusunda çok yüksek seviyeli öğretim programları ile eşanlamlı hale gelmiş durumdadır.

İsviçre doğumlu Şef Erich Ruppen mutfak sanatları kariyerine 17 yaşında başlamış olup 1979 yılında eğitimini tamamlamış ve “Swiss Chef Diploma” almaya hak kazanmıştır. İsviçre’den Bermuda ve Güney Afrika’ya kadar uzanan bir coğrafyada birçok otel ve “fine dining” restoranlarda çalışmış.



1990 yılında Çırağan Sarayı Kempinski Otel’in açılışı için Türkiye’ye gelmiş ve 1996 yılından beri üyesi bulunduğu La Chaîne des Rôtisseurs Derneği’nde “Conseiller Culinaire” görevinde olan Şef Erich Ruppen, 2017 yılında Le Cordon Bleu İstanbul ekibine Yönetici Eğitmen Şef olarak katılmıştır

yilmazparlar@yahoo.com


15 Haziran 2023 Perşembe

Aile Mirası Reçeteler-Yılmaz Parlar

  

Aile Mirası Reçeteler

Eskiden Yemeklerin Tadı Neden Daha Güzeldi?


Bugünün gıdaları ile bir asır öncesinin gıdaları arasındaki en büyük fark, içerdiği işleme ve katkı maddelerinin miktarıdır . 



Göçmen Artisan Bakery’nin desteği ile Selin Atasoy’un hayata geçirdiği, Sahrap Soysal’ın danışmanlığını yaptığı Okan Bayülgen’inde katıldığı destek verdiği ve yaptığı ön konuşma sonrasında, “Aile Mirası Reçeteler” projesi Dada Salon Kabarett’de tanıtıldı



Proje danışmanı Sahrap Soysal başda olmak üzere, Ayfer Yavi, Gilda Kohen, Meri Çevik Simyonidis, Müjgan Doğunç, Nadya Şener, Neylan Ziyalar, Sine Boran Art, Takuhi Tovmasyan ve Yıldız Küçükkurt kısa konuşmalar gerçekleştirdiler. Hamur işi tarifi ile birlikte hikayeleri, mutfak ve sofra kültürlerini paylaştılar.

Geçmişten bugüne gelmiş unutulmayan özel lezzetleri ve tarifleri projeye katılan isimler anekdotları ile anlatdılar.

Etnik kökenleri ve yerel lezzetleriyle Türkiye’nin bütününü dahil edecek şekilde aile reçeteleri arasından seçilen 50 tarif ve geldikleri ailelerin hikayeleri ile özel bir kitap hazırlanacak.

Göç ile birliktde yanlarında taşıdıkları kolay yapabildekleri hamur lezzetleri ile hem kültürel ilişkiler kurarak hemde aile fertlerini besleyen annelerden ninelerden miras kalan Lezzet Göçünün tarifleri böylece belgesele dönüşecek.

Lezzet Nedir?

Lezzet, yemekten zevk almamızda ve seçimimizde önemli bir role sahiptir. Dil, temel tadı tanıyan alıcılarla kaplıdır: tuzlu, ekşi, acı, tatlı ve Bu tat tomurcukları ayrıca ağız kenarında, yumuşak damakta, yanaklar, boğazın arkası ve yemek borusunda bulunur. 

Diğer faktörler de tadı nasıl deneyimlediğimize katkıda bulunur. Yiyecek ve içecekleri belli renklerde görmeyi bekliyoruz. Beklediğimizden farklı bir renge sahiplerse, beyin ağızdan ve gözlerden karışık sinyaller alacak ve tatları farklı olacaktır. 



Dokuların ve kimyasal etkileşimlerin benzersiz bir kombinasyonuna sahip olan ağız hissi, lezzetin nasıl algılandığını da büyük ölçüde etkiler. Pürüzsüz, çıtır çıtır, yumuşak, gevrek, sulu, kremsi, sıcak veya soğuk, hepsinin yediğimiz yemeğin lezzeti üzerinde etkisi vardır. 

Hafıza ve nostalji de bir rol oynar. Tat almanın hafıza üzerindeki etkisi , Kayıp Zamanın İzinde, Geçmişi Hatırlamak ' geçmişin tatları, Bugün yediğimiz yiyecekler ve tercih ettiğimiz tatlar, çeşitli istilacılar, çevreler, gelenekler, yeni keşfedilen topraklardan ve göçmenlerden etkilenen uzun, karmaşık ve büyüleyici bir tarihe sahiptir. Bazı tatlar zaman geçtikçe hayatta kalırken, diğerleri tamamen ortadan kalktı.

Nostaljik, sağlıklı, yerel ve egzotik tatlar, Lezzet trendleri sürekli değiştiği için gıda üreticileri, kaprisli gıda modasına ayak uydurmak ve tüketici tercihlerini karşılamak için çabalıyor

Lezzetlerin Önemi Nedir?


Lezzetlerin birincil işlevi , besleyici özellikleri olmadığı için gıdalara tat katmaktır . Tatlar hem doğal hem de yapay çeşitlerde gelir. Yapay tatlar, daha geniş ve daha çeşitli tatlar sağlamak için özenle seçilir.

Doğal ise, çok çeşitli tatlar elde etmek için meyveler, baharatlar ve sebzeler gibi doğal türevleri içerebilir.

Doğal tatların bile bir desteğe ihtiyacı vardır. Çoğu zaman, bu lezzet kombinasyonlarını elde etmek için karışımlarda minimum miktarda bileşik kullanılır. 



70'li yaşlarındaki veya daha büyük insanlara bugün yemeklerin tadının nasıl olduğunu sorarsanız, büyük olasılıkla size onların büyüdükleri şeye hiç benzemediğini söyleyeceklerdir. Birçoğu başlangıçta bunu değişen zamanlara ve tat alma tomurcuklarının yaşlanmasına bağladı, ancak bugün yapılan araştırmalar, yediklerimizin aslında geçen yüzyılda önemli ölçüde değiştiğini gösteriyor .

Aile Mirası Reçeteler” projesi, kapsamında farklı geleneksel reçeteler aracılığıyla bu tariflerin ait olduğu dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye göç eden ailelerin hikayelerini ve tariflerini kapsıyor.

Süryani, Ermeni, Musevi, Rus, Çerkes, Girit, Boşnak, Rum, Kürt, Arnavut, Bulgar ve diğer mutfak lezzetlerinin göçlerden sonra Türkiye’de nasıl yaşatıldığının ve aktarıldığının izlerini taşıyacak kültürlerin uyumunu işaretliyecek. 

Ayrıca projeye katılmak isteyenler, info@gocmen.co adresine, konu başlığına “Aile Mirası Reçeteler” yazarak e-posta gönderebilecek.


yilmazparlar@yahoo.com


12 Mayıs 2023 Cuma

Erguvan Şerbeti Ve İncecik-Yılmaz Parlar

 



Erguvan Şerbeti ve İncecik

İncecik Unutulan Efsane Erguvan Şerbetini Gün Işığına Çıkarıyor

Erguvanın Faydaları ve Duayen Yemek Uzmanı Recep İncecik’den Erguvan Şerbeti Tarifi 

Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz..”Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin”

Milletlerin tarih boyunca doğayla girdikleri etkileşim sonrasında tecrübeyle oluşturdukları yemek kültürü onların damak zevkini, zerâfetini ve beslenme alışkanlıklarını yansıtmaktadır.

Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne hocalarından Mehmed Kâmil’in 1844'ten sonra yazdığı ve 1844’te taşbaskı halinde yayınlanan ilk yemek kitabı olan Melceü’t-Tabbâhîn’iyi dahil tüm Osmanlı yemek kitaplarını kütüphanesinde bulunduran Osmanlı yemekleri konusunda duayen aşçı, yemek uzmanı, Recep İncecik sayısız denemelerle damıtma usulüyle gerçekleştirdiği, unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı şerbetlerinden Erguvan Şerbeti tarifini paylaştı. Çağrıda bulundu..Yemeklerde Sağlıklı İçeçek Şerbet İçiniz.. “Kendiniz Yapın-Kendiniz İçin”

Osmanlı Şerbeti Erguvan

Osmanlı mutfağı denilince akla egzotik otlar, kükreyen ateşler, kaynayan kazanlar gibi, Osmanlı mutfağının birçok temel öğesinin popülaritesi 300 yıl önce olduğu kadar, popülerliğini korurken, sadeceTürkiye'nin doğusundaki kırsal alanlarda, gelinin damadı kabul etmesi halinde damat ve ailesinin gelinin evine gelip birlikte şerbet içmesi şeklindeki popüler bir gelenek devam etmektedir. 

Şerbet, Türkiye'nin geçmişiyle büyük ölçüde bağlantılı olmaya devam ediyor, ülkenin geçmişini hatırlatıyor. Padişahların, ziyaret eden ileri gelenlere şerbet ikram ettiği ve şerbetçilerin İstanbul sokaklarında gezdiği bilinmektedir. 

400 Sayfalık tarifleriyle birlikte Osmanlı Yemek Kitabı yazma hazırlığını devam ettiren Duayen Yemek Uzmanı Recep İncecik Recep İncecik, "Tarif tamamen bana ait. Erguvan şerbetinin rengini ve tadını vermek çok büyük bir ustalık gerektirir. Ben, bunun için uzun yıllar uğraştım. Erguvan şerbeti çok özel bir şerbet, yapımı da çok incelik istiyor." Sözleriyle başlıyor



Püf Noktası Soğuk Sıkım Olması

İncecik, " Biz Erguvan’ı kendi halinde soğuk damıtma dediğimiz usul ile kendi haline bırakarak sulandırdık. Çok az miktarda şeker ile natürel halde servis ettik. Çiçeklerin tam olarak açtığı dönemde topluyorum. Araçlardan uzak yerlerdeki çiçekleri tercih ediyorum. Soğuk damıtma yöntemi ile çiçekleri şekere yatırarak kendi suyunu salmasını sağlıyorum. Çiçekleri tam açtığında toplanır ve çiçeğin üzerindeki böceklerin gitmesi için bir zemine serilir. Sonra derin geniş bir kapta yıkanır. Suyu iyice süzüldükten sonra taş havanda ezilip, toz şekerin içinde en az bir gün bekletilir. Püf noktası soğuk sıkım usulü yapılmasında. Böylelikle tadı ve rengi tam olarak şerbete geçer. Kaliteli içme suyu ile yapılmalıdır. Malzeme olarak su ve şeker yeterlidir. Erguvan şerbetinin içine başka bir baharat ilave edilmesini tavsiye etmiyorum. Kendi rayihası yeterlidir." Şeklinde özet tarif veriyor.

Recep İncecik Sultanahmet Küçük Ayasofya Caddesinde Sultan Köşesi Restaurant’da Osmanlı yemekleri sunuyor.



Fatih Sultan Mehmed 1453'te İstanbulu’u fethettiğinde şehrin sakinleri ağaçlara ve çiçeklere zaten çok düşkündü. Fatih Sultan Mehmed, zaferini kutlamak için tahmin edilebileceği gibi kılıcını sallayarak değil, bir çiçek koklayarak minyatür bir tablo için poz verdi. 

Kanuni Sultan Süleyman iktidara geldiğinde, şehir rengarenk çiçeklerle dolu özel bahçelerle çalkalanıyordu, kadınlar saçlarına çiçek takıyorlardı ve Osmanlı saray mensupları her zaman ellerinde bir çiçek taşıyordu.  16. yüzyılda şehirde talep o kadar yüksekti ki ; 200'den fazla çiçekçi bulunması bununla ilgiliydi. 

Osmanlı döneminde iletişim aracı olarak meyveler kadar çiçekler de kullanılmıştır. Çiçekler sıklıkla aşkı ifade ediyordu, ancak başka anlamlara işaret etmek için kullanılıyordu.  Bir evdeki birinin hasta olması, yoldan geçenlere susmalarını söylemek için pencereye sarı bir çiçek asılırdı. 

Penceredeki kırmızı çiçek, evde evlenme çağındaki genç bir kızın olduğu anlamına geliyordu. Kalbinin temiz kalması için kimsenin söz konusu kıza olumsuz yorum yapmaması veya küfür etmemesi ricasıydı.

Meyve vermek, iletişim kurmanın başka bir yoluydu. Belirli bir nesnenin başka bir nesneyle ilişki kurması fikri olan anımsatıcılara dayanıyordu. 

Armutun Türkçe karşılığı armuttur . Birine armut vermek, ona umutsuzluğa kapılmamalarını, umutlu olmalarını söylemenin bir yoluydu. Türkçe umut . Armut ve umut o kadar yakındı ki armut vermek “Armut ver bize bir umut” yani “Armut bize umut verir” demek gibiydi. 

Aynı şekilde hediye olarak biber, biber, haber talebi oldu, haber. Çiçekler kadar ağaçlar da uzun zamandır İstanbul'la anılır ve bunların en ünlüsü Erguvan'dır. 

Latince cercis siliquastrum, isim Yunancadan türetilmiştir ve iki kelimenin birleşimidir, cercis ağaç anlamına gelir ve siliquastrum meyve anlamına gelir. 

İstanbullular ona uzun zamandır, Erguvan ağacı adını vermişlerdir, bu ağaç dallarından doğrudan çıkan çiçeklerin rengini anlatan Farsça bir kelimedir. 

Hristiyan efsanesinde bu ağacın adını Mesih'e ihanet eden Yahuda'dan (Judas) aldığı söylenir. 

Ne yaptığını anlayan Yahuda'nın kendisini böyle bir ağaçtan astığına inanılıyor. Başlangıçta uzun ve güçlü olan, güzel beyaz çiçekler taşıyan erguvan, onun ölümündeki payı nedeniyle kendini suçlu hissetti. Bir zamanların zarif dalları alçaldı ve çiçekler utanarak kızardı ve renk değiştirdi.


Erguvan ağacıyla ilgili birçok hikaye var. İstanbul 'a Bizans'tan çok önce gelen denizcilerin, hastalıktan korunmak için yapraklarını kaynatıp içtikleri söylenir. 1453'te İstanbul şehri kurulduğunda erguvanların çiçek açtığı öne sürülüyor. Bu iddianın doğruluğu ne olursa olsun, erguvan ağacının Osmanlı kültüründe özel bir yeri vardı. 

Çiçek açmayı kutlamak için düzenlenen şenlikler, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda başlayan 'erguvan' günleri veya toplantılardır. 

Erguvan ağacının mor, eflatun ve pembe yapraklarının da geçmişin geleneksel İstanbul mutfağında salatalara renk ve lezzet kattığı bilinmektedir. Güçlü dalları, Osmanlılar tarafından kullanılmak üzere ayrıntılı bastonlara oyulmuştur.

Erguvan Nisan ayının ikinci yarısı civarında çiçek açar ve baharın gelişini ifade eder. Bu sırada Boğaziçi kıyıları parlak pembemsi-mor çiçeklerle alev alev yanar. Hem yerel halk hem de ziyaretçiler, ağaçların tüm görkemiyle hayran olmak için şehrin etrafındaki gözlem noktalarına veya küçük teknelerle giderler.

Geleneksel Filistin şifalı bitkisi Cercis siliquastrum (Erguvan ağacı), Meme Kanserinin DNA hücre döngüsünü engeller 

Cercis siliquastrum (Erguvan ağacı), ilaç bulma potansiyeli olan geleneksel bir ilaçtır. çiçeklerinin ve yapraklarının antimikrobiyal ve antioksidan aktivitesini , bir meme kanseri hücre hattında DNA hücre döngüsü (proliferasyon) üzerindeki etkileri açısından araştırmaktadır.

 yilmazparlar@yahoo.com


19 Nisan 2023 Çarşamba

12. Alaçatı Ot Festivali ve Atatürk-Yılmaz Parlar

  

12. Alaçatı Ot Festivali ve Atatürk

Ata'mıza verdiğimiz sözümüz var Hiçbir zaman karanlığa teslim olmayacağız

12. Alaçatı Ot festivali tanıtımı için Ortaköy Stay Hotelde düzenlenen Basın Toplantısında Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran “Aynada sımsıkı tutunmak, birbirimize sarılarak, aydınlık yarınlara yürümek zorundayız. Birlikte el ele verip iyileşeceğiz. Yüz yıldır yüzümüz hep aydınlığa dönük. Ata'mıza verdiğimiz sözümüz var Hiçbir zaman karanlığa teslim olmayacağız. Tüm renkleriyle” dedi 



Çeşme Belediyesi tarafından 12'incisi düzenlenecek olan ve Teması 'Yeniden Doğuş' olarak belirlenen Alaçatı Ot Festivali 27-30 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek.

Tanıtılan otçul yoğunluğu sağlıklı gıda beslenmesine sunmak…

Aslında Çeşme Belediyesinin festival altındaki misyonu görmek lazım…Bölgeye has bitki türlerini yani endemik bitki türlerini ekosistemi korumak.. Endemik bitki türlerinin, çok sayıda farklı ekosistemi ve çok çeşitli endemik türlerini barındıran tanıtılan otçullardan kaynaklanan nesli tükenmekte olan türlerin yönetimi için büyük etkileri olan sistemi ayakta tutmak. Tanıtılan otçul yoğunluğu sağlıklı gıda beslenmesine sunmak…




18 Nisan 2023 Salı günü İstanbul Ortaköy Stay Hotelde düzenlenen Basın Toplantısına Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran ile heyeti yanı sıra Festival kurucuları olan Jüri Başkanı Ayhan Sicimoğlu ve Jüri üyesi Tülin Onarer katıldılar. Festivalin önemi ve program hakkında kısa konuşma yaptılar.

Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran konuşmasında; “Kültürel zenginliğin büyük bir uyumla kucaklaştığı, dünya markası Alaçatı'mıza davet etmek için geldik. Büyüleyici renkleriyle uyanışına eşlik edeceğimiz Umutlarımızı yeniden yeşerteceğimiz dayanışma ruhuyla yaralarımızı sarıp iyileşeceğimiz bir coşkuya ortak olmaya çağırıyoruz.” Dedi 

Güçlü kültürel kodlarımızla kocaman yüreklerimizle kenetlendiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok.

Başkan Oran  “Altı Şubat'ta meydana gelen Depremin derin üzüntüsünü hala kalplerimizde taşıyoruz. Milyonlarca kardeşimiz, dostumuz hala yaşama tutunma mücadelesi veriyorlar. Buradan bir kez daha hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yavrularımıza da şifalar diliyorum. Yaşadığımız bu büyük felaket on bir ilimizi ve on dört milyon insanımızı etkilediği söylense de birbirinin acısıyla kederlenen



Sevinçlerini ortak coşkulara dönüştüren bin yıldır omuz omuza birlikte yürüyen büyük ulusumuzun her ferdini yaraladı. Ancak bu süreçte bir kez daha gördük ki güçlü kültürel kodlarımızla kocaman yüreklerimizle kenetlendiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Işte bu kadim kültürün destansı bir mücadeleyle küllerinden yeniden doğan

bu büyük ulusun egemenliğinin yüzüncü yılında, doğanın yeniden uyanışının mevsiminde, on ikincisini düzenlediğimiz Alaçatı Ot Festivali temasını Bu yıl yeniden doğuş olarak belirledik. Bizler iyi günde, kötü günde ama hep birlikte anlayışıyla işimizi, aşımızı büyütmek için çalışan Büyükçeşme ailesiyiz ve ilk günden itibaren her zaman her konuda sevginin kazanacağını, kazanacağı inancıyla yol aldık. Bu inançla, hoşgörünün, dayanışmanın Bir arada yaşamanın zengin örnekleriyle, güzel gönüllü insanların kenti yeryüzündeki cennet Çeşme'mizde yaralarımızı sarmak, umudu çoğaltmak için el ele veriyoruz” sözleriyle Tüm Türkiye ele ele mesajlarını verdi.

Depremzedelerimizi festivalimize de ortak ediyoruz.

Başkan Oran Deprem bölgesiyle ilgili festivalde özel yer verdikleri program hakkında; “Yarımada'da yetişen otlar, yerel lezzetler özelinde gerçekleştirdiğimiz otların rüzgarlı öyküsü, Alaçatı Ot Festivalimizde bu yıl bir istisna yapıyoruz. Standlarımızda Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye, Adana, Adıyaman, Malatya ve Kilis'in bölgesel lezzetlerine de yer vereceğiz. Depremin ilk dakikasından itibaren evleri hasar görmüş insanlarımız için otel odalarını ve gönlünün kapılarını ilk açan belediye olarak tüm imkanlarımızla yanlarında olmaya çalıştığımız depremzedelerimizi festivalimize de ortak ediyoruz.” Sözleriyle gelirleri aktaracaklarını dile getirdi. 

Hatay'ın tanıtımına katkı sağlamaya çalışan Antakya Medeniyetler Korusu Festivalde

Festival programı hakkında Başkan Oran; Yarışmalar, sergiler, söyleşiler, konserlerle cıvıl cıvıl misafirleriyle Alaçatı'nın eşsiz atmosferinde baharı karşılayacağımız on ikinci Alaçatı Ork Festivalimizde Deprem bölgesinden katılımcılarımızın hazırladığı yöresel lezzetlerle çok daha zenginleşecek. Değerli dostum Ayhan Sicimoğlu ve Tülin Onarer  Hanım yine bizleri yalnız bırakmadılar. Teşekkür ediyorum

Geleneksel ot toplama ve en güzel yemek yarışmalarımızın sunuculuğunu bu yıl yine Çağla Şeker ile yapacağız. Her adımda nefis otlu yemeklerin kokusu Alaçatı'nın o meşhur rüzgarına karışacak

Gastronomik söyleşilerde zeytini, enginarı, meşhur Çeşme Limonumuzu bölgemizin endemik türlerinin sağlığımıza pozitif etkilerini konuşacağız

zamanla dönüşen yemek kültürünü mutfağımızın zenginliklerini konuşacağız. Sağlıklı beslenmenin sürdürülebilir bir yaşamın ipuçlarından bahsedeceğiz. Alaçatı'nın tüm sokaklarında müzik tınaları yükselecek müzik tınısı deyince beni Boğaziçi yıllarından dostum ve çok yakında kaybettiğimiz hepimizin dostu Tolga Akyıldız'ı da rahmetle anıyorum. Yirmi yedi Nisan Perşembe akşamı açılış konserimizde Antakya Medeniyetler Korusu'nu konuk edeceğiz. Iki bin yedi yılında farklılıklarımızın nasıl zenginliğe dönüştüğünü vurgulamak için kurulan medeniyetler arası köprü kurarak Hatay'ın tanıtımına katkı sağlamaya çalışan Antakya Medeniyetler Korusu da depremde birçok üyeliğini kaybettiler. Onlar da Anadolu coğrafyasının tüm renkleriyle bir gökkuşağı gibi güzelleştiğini Sen, ben çatışması yerine biz olabilmenin nasıl mucizevi sonuçlar yarattığının muhteşem bir örneğini ortaya koyuyorlar. Yirmi sekiz Nisan Cuma akşamı müthiş yeteneğiyle karşı konserimiz var bugün altı Şubat felaketinin en derin şekilde yaşayan birçok akrabasını kaybeden sanatçımız depremin hemen ardından memleketi Hatay için tüm imkanlarını seferber etmiş, Hollanda'da verdiği yardım konseriyle deprem bölgesine destekler sağlamıştır. Karsu gibi acının karşısında dimdik duran, yaraları sarmak için tüm kalbini ortaya koyan cumhuriyet kadınlarımız yeniden doğuş için en büyük umudumuz.

Duman Grubu yirmi dokuz Nisan Cumartesi akşamı içimizdeki burukluğu dağıtacak. Güçlü müzikleriyle enerjimizi yükseltecek, müziğin iyileştirici gücü yeniden doğuş için ruhumuzu harekete geçirecektir

otuz Nisan Pazar akşamı kapanış konserimizde Altuğ Dilmaç ve Maya Eryüce ile zamansız şarkılarda buluşacağız.” Şekline özetledi



Bitki bazlı, sağlıklı, etik ve sürdürülebilir yaşamı teşvik etmek.

Bu tür festival, bağımsız olarak düzenlenmesine rağmen, her etkinliğin ortak bir misyonu vardır: Gıda hakkında , konuşmacılar, ürünler ve genel kaynaklar ve seçici yiyiciler için bilgilerle bitki bazlı, sağlıklı, etik ve sürdürülebilir yaşamı teşvik etmek.

Endemik türleri çevrede tutmak önemlidir. Birçoğu, habitat kaybı ve diğer insan eylemleri nedeniyle tehlike altında. Sadece belirli bir alana özgü oldukları için değil, aynı zamanda biyolojik çeşitliliği korumak için de önemli oldukları için kurtarılmaları önemlidir. Tüm türlerin korunması önemli olsa da, yerli türler ve endemik türler dahada önemli

Onlar sadece bir fikir değil, tam arka bahçemizdeler. Onlarla barış içinde bir arada yaşamayı taahhüt ederek kendi ekosistemlerimizi koruyor ve kendimiz ve çocuklarımız için daha sağlıklı bir gelecek sağlıyoruz. 

yilmazparlar@yahoo.com


2 Mart 2023 Perşembe

Yalova’daki Konya ve Etliekmek-Yılmaz Parlar

 



Yalova’daki Konya ve Etliekmek

Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restaurantıları dahil etmek girişiminde bulunan, Otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.



Yalova’da Akdağlar Restaurant meşhur Konyalı Etliekmek ile gastronomiye hizmet vermesi takdire değer bir işletme olduğunu hak ediyor.

Her zaman söylenildiği gibi, Başda protokolun yabancı misafirlerini Türk Mutfağını tanıtması, onlar ile ağırlaması büyük rol oynar şeklinde… Başarılı Yalova Valisi Muammer Erol’da özel konuklarını yüz akıyla ağırladığı Akdağlar Restaurantın meşhur Konyalı Etliekmek tanıtımı bunun en güzel örneği… Buna tanık oluyoruz.

Yaratıcı ekonomide gastronomi nasıl bir rol oynar.



Restoranlar, kafeler veya küçük üreticiler olsun, her zamanki hacim ve hızda çalışma fırsatından mahrum. Bu nedenle, şehirdeki gastronomi ile ilgili yerlerin ayağa kalkmasına, üretime başlamasına, bir çalışana ödeme yapmasına veya başka birini istihdam etmesine yardımcı olabilecek kapsayıcı projeler dahil Türk mutfağını hak etdiği platforma taşımaya destek olmayı hedeflemesi şehrin protokol kesimiyle başlar.

Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restaurantıları dahil etmek girişiminde bulunan, Otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.

Türk mutfağı; büyük ölçüde Orta Asya, Orta Doğu ve Balkan mutfaklarının kaynaşması ve rafine edilmesi olarak tanımlanabilecek Osmanlı mutfağının mirasıdır. Türk mutfağı, Batı Avrupa dahil diğer komşu mutfakları etkilemiştir. Osmanlılar, kendi padişahların çeşitli mutfak geleneklerini Orta Doğu mutfaklarından gelen etkilerle ve Orta Asya'dan gelen geleneksel Türk unsurlarıyla kaynaştırdı ve birçoğunun güçlü bölgesel çağrışımları olan çok çeşitli spesiyaliteler yarattı.

Turizm ve gastronomi arasındaki bağlantı çok güçlüdür. Turistler seyahat ederken biyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için sadece yemek zorunda olmakla kalmaz, gastronomi de turistlerin deneyim kalitesine katkıda bulunur, böylece genel seyahat deneyimine damgasını vurabilir


Birçok Lezzetin Bir Araya Geldiği, Meşhur Konya Etliekmek hakkında bilgileri Akdağlar Restaurant sahibinden alıyoruz.

Etli ekmek, 1,8 ölçü hamur, 1 ölçü et, 1 ölçü sebzeden oluşuyor. Etleri düve etinin kaburga ve boşluk kısmından kullandıklarını, domates, yeşil biber, soğan, maydanoz, tuzdan oluşan sebze karışımı ile et yoğrulduğunu özel fırın ateşinde usulüne göre piştiğini öğreniyoruz. 


Fırın küreklerine sığmayan etli ekmeğin boyu enide yine ölçüler dahilinde…Göze ve damak tadına hitap eden lezzetli bu etliekmeğin haricinde özel çorba ve tatlı seçkileride dahil edildiğinde, Yalova’da Türk mutfağın otantiğini görüyoruz.


Akdağlar Restaurant sahibi, Coğrafi işaret tescili, etliekmek, 1200’lü yıllardan itibaren Konya’da üretildiğini belirtti


yilmazparlar@yahoo.com

22 Ocak 2023 Pazar

ANFAŞ HORECA ÖNEMİ-YILMAZ PARLAR

 


 ANFAŞ HORECA ÖNEMİ

Neden Katılmalısınız?

Küresel Marka ANFAŞ HORECA

33. Hotel Equipment Ve 29. Food Product Fuarları Yoğun İlgi Gördü 

HORECA–Ekipman Fuarı , tüm turizm endüstrisi kollarını birleştiren ve destekleyen büyük ve başarılı bir etkinliğin parçasıdır. 



HORECA– Ekipman, catering tesislerinin, restoranların ve otellerin tefrişatı için son teknoloji ürünlerin ve çeşitlerin üretimi ve dağıtımının yanı sıra, catering tesislerinin hizmet faaliyetleri, yeni iş, tedarik ve operasyon trendleri ile uğraşan en önemli şirketleri bir araya getirir.

Program sergileme bölümünde mutfak ekipmanları, restoranlar, barlar, oteller, güvenlik ve rezervasyon sistemleri, çarşaflar, temizlik ekipmanları, fırın ve pastacılık ürün çeşitleri, ziyafet ekipmanları, mesleki literatür ve yayınlar ziyaretçiler tarafından görülebilir.

 




Katılımcıların sergi programındaki pek çok yenilik, otel işletmeciliği ve ikram hizmetleri gösterir.


Son yıllarda, tüm bölgede otel endüstrisine büyük yatırımlar yapıldı. Küresel otel zincirlerinin yanı sıra yerel yatırımcılar, uluslararası ve yerel konukların sayısında daha fazla büyüme bekleyerek yatırım yaptı ve yapmaya devam ediyor. 



Turizm tesisi donanımına yeni teknolojilerin ve standartların getirilmesi, tüm turizm endüstrisini geliştirir ve tüm kapasiteleri turizm ihtiyaçlarına başarılı bir şekilde uyarlar. Bu bölüm giderek daha önemli hale geldi ve Fuar'da temsil edildi.



Profesyonel yan etkinlik programı, tüm catering personeli, otel yöneticileri ve aynı zamanda ziyaretçiler için güncel konularla doludur, çünkü stantlarda yapılan sunumlar, son teknoloji ekipmanlarda catering becerilerinin gösterilmesi ve ürün tadımı bu etkinliği benzersiz kılmaktadır. 



 Fuarlar, ülkenin ekonomik faaliyetinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Şehri, Güçlendirme. Ekonomik canlılık. Sosyal ilerleme. Çevresel sürdürülebilirlik. Bu dört ilke, sertifikasına turizmin alternatifi fuarlar kongreler rehberlik eder. Fuarlar sayesinde şehirler ticaret merkezleri haline geldi ve dünyanın farklı şehirlerine pek çok zenginlik getirdi.



Fuarlar Kongreler, Turizm açısından, geçici ve kalıcı istihdam olanakları sağlar, kültür alışverişini teşvik eder ve barışı geliştirir.  


Ticaret fuarları çok güçlü bir pazarlama ortamıdır. Binlerce uluslararası alıcı ve satıcıyı kısa sürede tek bir yerde bir araya getirmektedir.


Sürekli olarak düzenlenen ticaret fuarlarının şehirlerin markaları üzerindeki etkisi yadsınamaz.



Yurt içinde ve yurt dışında ülkeden çok sayıda katılımcı ve  profesyonel ziyaretçiyi bir araya getiren Anfaş HORECA Küresel Marka oluştu.


Her yıl düzenli olarak yapılan Başkanlığını Ali Bıdı’nın yaptığı ANFAŞ HORECA fuarına katılmak adeta fırsatdır. 


yilmazparlar@yahoo.com 


17 Aralık 2022 Cumartesi

Sağlık Turizminde, Türk Mutfağının Özgünlüğü, Marka Gücü -Yılmaz Parlar

  


Gıda, Turizm ve Sağlık Bir Sinerji mi?


Sağlık Turizminde, Türk Mutfağının Özgünlüğü, Marka Gücü 


Gıda, turizm ve sağlık arasında köklü bir karşılıklı ilişki vardır. Aslında, turizmin ilk biçimlerine katılma motivasyonları, esenlik, zindelik ve sağlık fikirleriyle ve algılanan sağlık yararları sunmaya odaklanan yerler veya destinasyonlarla yakından ilişkilidir. 



Çağdaş turizm, algılanan sağlık ve esenliğe katkıda bulunmaya devam etmektedir. bu bağlamda turizmin sosyal mantığını anlarken,  sağlık sektörünü güçlendirmenin bir yolu olan medikal turizmin bölgesel ekonomideki etkileri yadsınamaz.  

Sağlık, gastronomi ve turizm üçgeninde önem teşkil eden yiyecek ve içecek üretimine dair tüm faktörlerin önemi, Bu sinerji, Gastronomi Turizm Derneği Gürkan Boztepe, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti “Kanaat Önderleri Konuşuyor” temalı Gastro Talks toplantısında cevap buldu. Çapraz desteklemeye örnek oldu.

Turistler için yaklaşık %33'ü seyahat konaklaması oluştururken yemek harcamaları ise toplam bütçenin %40'ını teşkil eder. 

Gastronomi potansiyeli bilincinde yemekleri ve mutfağıyla dünyada çok güçlü bir konuma getirmek misyonuyla Türk mutfağını Dünyaya tanıtmaya kendini adamış Gastronomi Turizm Derneği (GTD) Başkanı Gürkan Boztepe, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti önemli bir adıma başladılar.. 

Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) ve Liv Hospital iş birliği ile düzenlenen “Kanaat Önderleri Konuşuyor” temalı Gastro Talks toplantısı yoğun ilgi gördü.

Türk mutfağının özgünlüğü ve gücüyle sağlık turizminde 

katma değer yaratılabileceğini vurguladı. 



15 Aralık Perşembe günü Liv Hospital Vadistanbul’da gerçekleştirilen toplantıda Gastro Talks toplantısının konuğu olan Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, “Sağlık Turizminin Geleceği, Sürdürebilirliği ve Türk Mutfağının Sağlık Sektörüne Yansıması” başlıklı bir konuşma yaptı.


Meri İstiroti,  “2021 ve 2022 yılı sektör için toparlanma yılı oldu. Türkiye’ye gelen sağlık turisti sayısı 2021 yılında, pandemi öncesi dönemi yakalayarak 671 bine yaklaşırken, rakamlar 2022’yi yaklaşık 1 milyon 200 bin sağlık turisti ve iki buçuk milyar dolara yaklaşan gelirle kapatacağımızı gösteriyor” dedi



Meri İstiroti, 2023 ve sonrasında sağlık turizminden beklentilerin büyük olduğuna değindi.  “Yabancı hastalar daha iyi doktor becerileri, gerçek multidisipliner yaklaşım, nitelikli tıp ve hastane yönetimi, tıbbi sonuçlarda ve tedavide yüksek kalite, modern tıbbi teknoloji, bekleme süresinin olmaması, yakın uçuş mesafesi ve uygun tedavi maliyeti gibi avantajlardan dolayı ülkemizi tercih ediyor” şeklinde avantajlarımıza değinirken, Türkiye’de batıya göre %40 civarında tedavi gideri tasarrufu sağlandığını vurguladı.


Türk mutfağının sağlık turizminde nasıl değerlendirilebileceği hakkında Meri İstiroti, “Geleneksel tatlarımızın, sağlıklı ve besleyici yemek kültürümüzün uluslararası arenada daha fazla tanıtılması, ülkemizin markalaşma sürecinin en güçlü destekleyicisi olacaktır. Bu doğrultuda, sağlık hizmeti almaya gelen turistlere sağlıklı beslenme öğretileri, ürünlerin temini, online ürün tanıtımı birleştirilerek sunulabilir. Ege mutfağının kendine has özellikleri ise sağlık turizminde ayrıca değerlendirilebilecek büyük bir zenginlik. Gastronomi turlarının hastanelerde tanıtımı, hastanelerde ise gastronomik özelliklerin tüm dillerde tanıtımı yapılabilir. Gastrointestinal hastalıklar ve kanserle ilgili hastalıklarda ise doğru beslenme programı tedavi sonrasında da devam ettiği için bu alanda, tedaviye ek oluşturularak destekleyici çalışmalar yapılabilir. Ayrıca online mutfak kursları yabancı hastalara ve yakınlarına sunulabilir, yurtdışından yerel bölgelere yapılacak gastronomi turlarına check-up programları eklenebilir” şeklinde açıklamalarda bulundu.  Dünya sağlık turizminde en çok kanser nedeniyle seyahat edildiğini,  sırasıyla kök hücre terapisi, kronik hastalıkların tedavisi, diş hekimliği, kalp hastalıkları ve organ naklinin izlediğini belirtti. 

Bizde bu ilişkiye bakarken; Yiyecekleri kültürel sermaye ve sosyal prestij yaratmak için bir araç olarak kullanmak adına, Turizm yeme ve alışveriş deneyimi ile sonuçlanan bir yiyecek ve içecek tedarikçileri yoğunluğu yaratmak, İyi kalite ve adil fiyatlandırmaya dayalı yerel otantik bir potansiyel  oluşturma, Gastronomi ve Turizm alanlarında yiyecek ve içeceklerin sağlıklı bir biçimde üretilmesi günümüzün en temel araştırma konularından biridir. 

Sağlıklı üretim söz konusu olduğunda yapılan araştırmaların gıda güveliği ekseninde olmasına rağmen zamanın getirdiği yeni eğilimler, hastalıklar ve tercihlerin de etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Sağlıklı beslenme, katı beslenme felsefeleri, gerçekçi olmayan bir şekilde zayıf kalma veya kendimizi sevdiğimiz yiyeceklerden mahrum bırakma ile ilgili değildir. 

Bunun yerine, harika hissetmek, daha fazla enerjiye sahip olmak, ruh halimizi dengelemek ve kendimizi mümkün olduğunca sağlıklı tutmakla ilgilidir; bunların hepsi, bazı beslenme temellerini öğrenerek ve bunları bizim için işe yarayan bir şekilde kullanarak elde edilebilir. 

Gastronomi Turizm Derneği tüm bu alanları kapsayıcı Yerel mutfakları keşfetmek, tatmak ve mutfak deneyimleri kazanmak için organoleptik özel ilhamları temsil edebilir ürünleri marka yapan hizmete kilitlendiğini gözlemliyoruz. Takdir ediyoruz.


yilmazparlar@yahoo.com

12 Ekim 2022 Çarşamba

Gastronomi Turizm İlişkisi -Yılmaz Parlar


 Gastronomi Turizm İlişkisi 

7-8-9 Ekim 2022 Tarihlerinde gerçekleşen 4. Afyonkarahisar Gastronomi Festivali kapsamında panellerde düzenlendi. En önemli en yoğun ilgi gören panellerden biri,  Gastronominin Turizm ile  İlişkisi konulu paneldi.



Gastronomi turizmde büyük bir varlıktır. Kültürün bir parçasıdır ve ülkelerin gelenekleri, iyi bir mutfak, herkes için ilgi çekicidir, çünkü hepsi iyi ve lezzetli yemekleri denemek isterler.

Son yıllarda, turizm deneyimlerine ve gıda ile ilgili cazibe merkezlerine giderek daha fazla önem verilmektedir. Küreselleşme güçleri, yerelleşme ve gastronomi ile gıdanın bölgesel ve ulusal kimlik kaynağı ve ekonomik kalkınma kaynağı olarak kullanımı arasındaki ilişkiye özellikle dikkat edilmektedir.

Kalkınma programları, pazarlama faaliyetleri ve turizm ile tarım arasındaki iletişimi içeren gastronomi turizminin gelişimi ile ilgili çok çeşitli çalışmalar yapılmaktadır 

Gastronomi, turistik destinasyonların geliştirilmesi, sürdürülebilirliği ve konsolidasyonu için kilit unsurlardan biri olarak kendini kanıtlamıştır. Özellikle gastronomi, kültür ve turizm arasındaki ilişkinin analizinde tarihi bölgedeki çeşitli restoranlarda yemek yiyen yabancı bir yerin kültürel kimliğinin bir parçası olarak gastronomiye verilen önemi göstermektedir.

“Gastronominin Turizm ile  İlişkisi” konulu panelin moderatörlüğünü Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar üstlendi.  TÜRSAB -Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ve Antalya 7 Mehmet Restaurant’ın üçüncü kuşak temsilcisi Mehmet Akdağ panelistlerdi.

Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar açılış konuşmasında; “Yıllarca biz bu konuların içinde de olsak. Herhalde her şeyi öğrenmiş, sonuçlandırmış, bilmiş olmayacağız. En az 25-30 yılında bu işe kendini vermiş, TÜRSAB Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ve 25-30 yıldır hem gastronomi hem turizm sektöründe yer almış, sektörün duayenlerinden Mehmet Akdağ ile bugün gastronomi turizmi ilişkisini anlatmaya çalışacağız.” dedi 

Ilk sözü hem TÜRSAB Türkiye Seyahat Acentalari Birliği Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın’a verdi

“Kartın, Turizmin aslında hepimizin hayatının bir parçası olduğunu, krizin son dönemde insanların ihtiyacı haline geldiğini, yeme içme zaten günlük hayatın bir parçası olduğunu, yeme içme uğruna seyahat etmenin son yıllarda popülerleştiği söyledi 

Ömer Kartın, “Ben yeme içme turizminin. İhtisas Başkanlığını yapıyorum. dediğiniz gibi sektörde 30 yılı aşkın yolculuğum var. 20 yıldır da kendi firmam ile alakalı turizmin dünyada farklı yerlerinde bunları yaptım. Sonra bana böyle bir görev verdiler. Teveccüh ettiler. Ben de İhtisas Başkanlığı görevini 2 dönemdir yürütüyorum.”  Şeklinde kendini ifade etdi



Kartın, “Her kentin görülebilir, bir yapısı bir kimliği var. Türkiye'de de faaliyet göstermek gerek. Afyon gastronomiye tercih olmuş, tebrik ediyorum ve gurur duyuyorum. Türkiye'nin önemli kentlerinden biri Adana’lıyım Adana'da bir festival var. Buradayım. Adana’ya gitmedim. Buraya geldim. Gastronomi turizmi demek, bir yerde yeme içme faaliyetlerini yaşamak üzere seyahat etmektedir. 

Özellikle bunu, Çok basit keyif uğruna yeme içme uğruna gidip bunu çoğunuz yapıyorsunuzdur. Hadi kalkıp gidelim. Şurada şunu yiyelim diye küçük manada doldurulacak. Gastronomi turizmi daha geniş paketler halinde tur operatörlerinin hazırladığı ve size o bölgenin, yani tarımından toprağından köylünün üretiminden, hasatından her şeyini anlatan turizm adı gastronomi turizmi diyorum. 

Türkiye'nin çok yerinde zengin mutfak var ama bu yetmez bakın buradaki unvan. Geçmişimize o yemek kültürüne sahip çıkmışsınız ve bunu ileriye götürmek için her türlü adım atılmış üreten mal satan var. Bir de yiyen olduktan sonra 10 numara bir döngü var. Mesela sergi alanında maketleri yapılmış. Ben çok etkilendim.” dedi

Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar, tescilli yemeklerden bahsederek, “Birçoğunu biliyorum ama bilmediğim 56 tanesi beni çok etkiledi. O yüzden hani çok doğru yolda kısa bir bilgi verelim, coğrafi işaretle tescil ürünlerimiz şu an 38 tane. 25 tane de başvuru aşamasında. Toplam 99 coğrafi işaret tescil başvuru markasında Türkiye'de ikinciyiz. Bu tabii bir süreç. 

Bunun pazarlama ticaret boyutu da var. Türkiye'de şu an zincir marketlerde Afyon ürünleri satılmaya başlandı. Avrupa Birliği, coğrafi işareti için başvurduk.” Dedikden sonra  Ömer Kartın’a

“Bu anlamda çalışmalarımız devam ediyor. 2 gün önce TÜRSAB  olarak güzel bir etkinliğe imza attınız, ilk defa Türkiye'de belki de dünya gastronomi şehirlerinde bir gastronomi treni faaliyetimiz vardı. Kısa bir bilgi alabilir miyiz sizden” 

Ömer Kartın “2018  bizim ihtisas Başkanlığı üyeleriyle bir arada toplantıda karar verdiğimiz bir proje. 

Malum dünyada gastronomi çok popüler. Bunun farkındayız zaten içindeyiz. bir de tren seyahati çok popüler. Bu ikisi de bir araya getirerek bir yolculuk yapabilir miyiz diye düşündük. 

Dünya örnekleri şöyle, lüks trenler var, trene çok sınırlı sayıda insan kabul ediliyor. Çok ünlü bir şef pahalı, bir menü hazırlıyor ve çok az kişiye nasip olabilecek bir seyahat oluyor bu. 

Biz böyle yapmayalım, biraz daha demokratik bir tren olsun. Uygun olabilsin. bir de lüksten ziyade yerele hitap etsin. Yerel şöyle olmasını istiyoruz, geçtiği bölgenin bizatihi özel yiyecekleri trende servisi verilecek. O kadar özel olsun ki hep mümkünse kentte de esnafta bulunmasın. Restoranlarda ki otobüste de aynı zamanda şehir esnafında da yemeğini yesinler. 

Restoranlara gitsinler, şehir restoranlarında tadını çıkarmaya devam etsinler. Oradaki daha ziyade köy kadınlarının yaptığı. En az kaybolmaya yüz tutmuş ama trende verebilecek kadar da pratiği olabilen önceden hazırlanmış evlerde direnin geçiş saatlerinde hazırlanacak belediyeler destek olacak. Burada çok önemli sizden de o yüzden çok ciddi destek gördük. 

Belediye lojistiği sağlayacak o kadar kooperatiften alıp trene ulaştırmayı sağlayacak ve trende de turistleri geçtiği coğrafyanın geçerken o bölgede kadınların hazırladığı yemeğin tadına bakacaklar. 

Çok özel bir tren dünyada eşi benzeri yok. Bu treni Türkiye'de birkaç yerde planladık. Adana'dan Niğde'ye, hatta Kayseri’ye kadar uzanan hatdı olacak. 

Afyon Dinar, Denizli hatdında olacak. Birkaç hatda, onlar sürpriz daha çalışmada olduğunu ilan etmiyorum. Yol boyunca yemekler yiyerek bir yerden bir yere ulaşmanız seyahatlerin parçası olarak kullanmaktadır. 

İstanbul'dan bir turist örneğin Afyon'a gelecek. Birkaç gün afyonda afyon'un tadına bakacak her türlü güzel şeyi test erek faaliyetler yaşadıktan sonra trene binip Denizli'ye gidip Denizli'ye aynı şekilde 1-2 günü geçirerek belki uçakla veya başka bir yolla geri dönecek.” Şeklinde projeyi açıkladı 

Mehmet Akdağ. “Ben bir turizm rehberi olarak şunu söyleyeyim, aslında bir numaralı turizm çeşidi gastronomi turizmi derim. Neden insanlar bir şehre ya da bir ülkeye giderken hiç gitmedikleri büyük şehre şu an dünya internet vasıtasıyla büyük bir kütüphane oldu. 

Gittiğimiz şehirde ya da ülkede ne yeriz diye bakarlar ilk önce. Mesela 2 ay önce bir toplantı için Brezilya'ya gittik. Biz dedik ki Brezilya'ya gittiğimiz zaman ne yeriz? 

Mesela Antalya'ya ilk kez gelenler Antalya'da ne yeriz diye bir araştırıyorlardır ya da ne bileyim Konya’ya gidenler İtalya'ya gidenler…

Bu anlamda aslında turizmin ilk temeli esası çeşitlilik sebebi gastronomi diye bir teorim var. Benim doğru aslında ne yeriz dedi derken şöyle orada ne yapıyor. Antalya'ya geldiğinde iyi bir İtalyan mutfağı da bulabiliyor, onlar da ön plana çıkabiliyor ama lokal yiyecekleri daha çok arıyoruz. 

Peki şimdi Türkiye'de sanırım bu konuda bir markalaşma başladı. Yani her şehir buna kafa yoruyor.” Açıklamada bulundu. 

İhsan Akar,   “Sizi de biliyorum Antalya'daki  bu işi olarak içindesiniz. Başka şehirlerde içinde biz gastronomide, marka şehir olduktan sonra 21 şehir, gastronomi, marka şehir dosyası verdi ve biz bu 21 şehrin altına danışmanlık yapıyoruz. 

Fahri olarak siz nasıl bir yol izlediniz diye Afyon'un yıllardır moda şehri olan unvanını biz biraz daha akademik ve unvanlı hale getirmeye çalıştık. 

Mehmet Akdağ “Asıl amacımız bu, şimdi siz de geldiniz. Biliyorsunuz yukarıdaki tarihi konaklarımızı bu işin içine soktuk. 610 konağımız var. 2 tanesi gastronomi faaliyeti yapıyor. Hem tarihi, hem kültürü hem turizm hem gastronomi birleştirmiş olduk. 

Biz gastronomi turizminde düzenlemeyi önem veriyoruz. Bütün mesele düzenleme örneğin coğrafi işaret alınıyor. Ama bunu kontrolü çok önemli. Kontrol edemezsek çok kaybederiz. Örnek hep aynı şeyleri konuşur. Rockford beyinlerini herkes söylüyor. Çünkü çok bilindik. bir marka fransızların küflü peynir eninde sonunda ama çok kıymetli olmasının sebebi kendini harika korumuş. Öyle bir korumuş ki sınırlarının ötesinde rockford köyün dışında bile rokfor markası kullanamıyorsunuz ve sıkı cezalarla bunu kanunlara yazma bilmiş. 

Biz bunu başarmalıyız. Yani coğrafi işaretli ürünlerimizi iyi korumalıyız ki bu da ulaştığımız zaman o zaman zaten hak edenin hakkını verdiğinizde yatırım yapan da daha çok devam eder. 

Yatırımına daha iyi işletmelerimiz çoğalır, daha çok kaliteli yerlere ulaşırız. Turist daha mutlu, oldukça daha da para harcar, daha büyük turizmi ulaşmış oluruz.” Şeklinde ifade etdi. 

İhsan Akar, “Afyon üzerinde sizin bir öneriniz var mı? Gastronomi turizmini hangi aşamaya çıkarmak için nasıl bir süreç işlenmeli, ne yapılabilir?” 

Mehmet Akdağ, “Şimdi çok değerli ürünleriniz var. Bunlarla aslında bazı yemekleri taklit etmeye çalışılmış. Bence bundan bir kurtulmalı, imza yemeklerini çıkartmalı. 

Mesela haşhaşi da kalkıp bir baklavanın içine kullanmayalım, yapılmış, bununla başka bir ürün yapalım. Mesela haşhaşlı unu yapalım. Başka bir şeyler yaratalım. Yani yaratıcılığın oradan çıkartmak lazım” dedi. 



İhsan Akar, “Aradan çıkaralım mı? 

Mehmet Akdağ “Evet, kreatif işler yapmak tamamen imza ürünleri olmalı bence evet.”

İhsan Akar, “ Bu festival için biz 7 oteli kapattı. Bak şöyle bir afyon'daki 5 yıldızlı yaklaşık 16 otelde toplam 30000 yatak kapasitemiz var. Tabii diğer otellerde de misafirlerimiz, müşterilerimiz, gelenimiz, gidenimiz var. bir hafta sonu hareketliliği açısından söylüyorum. Buranın turizm ilişkisine küçük bir örnek, 7 otel. Şu an sadece festival misafirleriyle dolu. Gastronomi turizmi ilişkisi açısından önemli.“ Soru cevapla panel sonlandı.

Panel doğrultusunda tüm fikirleri projeleri icraatları benimseyerek, gerçekdende; Çoğu durumda, tatildeyken dışarıda yemek yemek, tarihi yerleri ve müzeleri ziyaret ederken yaşananlarla karşılaştırılabilir yerel bir mirasın’ tüketimini içerir. Bununla birlikte, bu artan ilgiye rağmen, konuyla ilgili sistematik araştırmalar neredeyse yok olmuştur. Gastronomi ve mutfak mirasının turizmdeki rolü, gelişimi ve geleceği hakkında daha iyi bir anlayış geliştirmek için bu tür festivallerin yerinde etkinlik olduğunu söyleyebiliriz.

Birçok insan sadece gastronomik amaçlar için seyahat eder. Gıda, insanoğlunun temel ihtiyacıdır ve seyahat etmeye karar vermek için ana motive edici faktör haline gelir. 

Böylece gastronomi fenomeni ve dünyadaki rolü turizm keşfedilmeye değer. Bir ülkenin gelenekleri ve ayrıca yemek pişirme sanatı ve kültürü destinasyonun iyi mutfağının önemi çok yüksektir. 

Bölgenin veya ülkenin gastronomi markasını yaparak değerlendirmeli ve turistik tekliflere dahil etmelidir.

Gastronomi turizmi geliştirme planı olmalıdır.  Gastronomi turizmi katkıda bulunmalı sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi, ekonomiyi ilerletmek için itici bir güç olabilir, yeni işler, o alanda çalışan nüfusun gelirinin artırılması vs.

Bazen gastronomi, seyahat etme kararı vermede belirleyici rol oynar. Ayrıca turistlerin genel seyahatten memnuniyeti üzerindeki etkisi önemli. 

Dolayısıyla gastronomi ve turizm konuları çok

gastronomik bir marka geliştirmek ve turizmi teşvik etmek için önemli ve keşfedilmeye değer.

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri,  gıda israfı, toplumun güçlendirilmesi için politikalar ve iş stratejileri belirleme,

iş yaratma, gastronomi turizminin daha iyi ölçülmesi ve daha iyi anlaşılması gereklidir.

Tüketici motivasyonları ve davranışları üzerine araştırma ve gastronominin ekonomik etkisinin ölçümü, turizm mesleki eğitim ve öğretimin temel olduğu durumlar gerektirir.

yilmazparlar@yahoo.com